Mona Lisa ve ekonomi tablosu

HÜZÜN MÜ, TEBESSÜM MÜ?

Aydınlanma döneminden, da Vinci’nin “Mona Lisa” eserini bilmeyen yoktur.
Bu tablo, resim sanatının baş-yapıtlarındandır. Paha biçilmez bir kültürel eserdir.
Bu yönüyle de, “özgürleşmenin” ekonomik değer üretimindeki yansımasıdır.
Mona Lisa’nın yüz ifadesinin bir yarısı hüzün, bir yarısı tebessüm olarak belirmektedir.
Eseri sıra-dışı kılan bu kabul; yarısı boş bardağın yorumlanmasındaki gibi öznelliği çağırır.
Mona Lisa’ya bakan da, yarı yarıya dolu bir bardağı yorumlayan da; istediğini “görür”!
Ne ki, bir kadın tasvirinin çifte-gerçekliği bardağın yorumlanmayan gerçeğini değiştirmez!

TÜRKİYE EKONOMİSİNİ YORUMLAMAK

Pozitif ve disiplinler-arası bir bilim olmakla birlikte ekonominin bireysel yorumu da böyledir.
Ekonomiyi biçimlendirecek demokratik tercihlerse, nihayetide bireysel yorumların toplamıdır.
O nedenle aşağıdaki karşılaştırmaların sokağa yansıyan ağırlığı geleceğimizi belirleyecektir.
Türkiye ekonomisini benim yazdığım gibi okumanızı gerek yoktur. Yaşadığınız önemlidir.

Vereceğiniz yanıtlar “kime sorsan böyle der” ile bitiyorsa, öznelliği aşıyor, nesnellik iddiasına ulaşıyorsunuz, demektir. Benim sözcükleri dizişimden, soru işaretlerini yerleştirmemeden, kişisel eğilimim zaten apaçık belirecek ve öyle umarım sizi etki altında bırakmadan sizinle birleşecektir.

ZORLUKLARI AŞMAK UMUDA BAĞLANMAK

Türkiye ekonomisi de Mona Lisa tablosu gibidir… Bir yanı hüzün, bir yanı tebessümdür…

Belki her ekonomi biraz öyledir… Buna karşılık, “kalkınmak” ve “iş sağlamak” zorunluluğu ile dış borçların faizi ve ödemeler dengesi zorluklarıyla karşı karşıya olan bir ekonomi olduğumuz açık bir gerçektir… Dolayısıyla, ekonomik değerlendirmeler açısından, olumlu olan yönlerimiz bir (1) katsayı ise, olumsuz olan yönlerimizin iki (2) çarpanıyla matrise işlenmesi aklın gereğidir… Yüzümüzü buruşturan, içimizi burkan, tablomuza baktığımızda hüzün uyandıran olgular, bunlardır… Yine de “umuda yatırım yapalım”

ve çözüm önerilerini sona saklayalım, diyerek devam edelim…

ARTILAR EKSİLER

Savunma sanayi
açısından oldukça geliştik, gelişiyoruz… Buna karşılık imalat sanayinin seyri aynı kıvamı yansıtmıyor… Köprü, tünel, deniz-altı tüpleri açısından yeni yatırımlar yaptık… Buna karşılık yurt genelinde yeterince fabrika, atölye, tersane kuramadık… Karayollarımız gelişti; gelişiyor ancak, demiryolu ağını onca söyleme karşın etkilice berkitemedik ve yerli aksam üretimini yeterince geliştiremedik…

AVM’ler zengini” bir ülke haline geldik, öte yanda, Tanzim Satış Mağazaları gibi üretici ile tüketiciyi aracısız kavuşturacak yapıları yaygınlaştırmadık… Büyük otellerimiz var, ancak, geçim zorlukları nedeniyle orta direğin tercih edeceği pansiyonları, tatil köylerini kuramadık ve özellikle çalışan kesimin dinlence olanaklarını yeterince destekleyemedik…

Otuz bin “yeni dolar milyonerimiz” oldu deniyor şu geçen birkaç yılda, ancak beri tarafta, nüfusun en üst ve en alt gelir kesimleri arasındaki 8-10 kat farkı azaltamadık; refah sağlayıp herkese hakça dağıtamadık…

Her kentte bir üniversitemiz var ancak, geçerli meslekleri örgün eğitimle veren üniversite öğrenci sayımız henüz yeterli değil… Süper ligde reklam pastasıyla ihya olan profesyonel takımlarımız var, çoğu da borç içinde kamu tarafından ‘kurtarılma’ noktasındalar, buna karşılık, futbolumuzun, sporumuzun ana kaynağı olan amatörlere spor bütçesinden yeterince pay ayırmadık…

Sağlıkta salgın ortamında büyük özveriler sergileyerek başladık, ancak gelinen noktada veriler itibariyle alarm veren bir ülke haline geldik… Eğitimde yapısal sorunlarımızın üzerine yürümek istedik ancak, özel okullara adeta kol-kanat geren bir anlayışın uzantısında, öğretmenlerimizi, çocuklarımızı, ailelerimizi maddi ve manevi güçlüklerle baş başa bıraktık…

KOBİ’lerle, TEKNOPARKLARLA, MEHMETÇİKLE DİRENİYORUZ

Tüm bunlara karşılık, Türkiye, KOBİ’lerine destek olmaya, teknoparklarını geliştirmeye, innovasyon ve yazılım gibi alanlara önem vermeye gayret etti; ediyor… Anadolu’da her sabah sanayi siteleri bin umutla açılıyor, gencecik araştırmacılarımız “teknolojide ilerleme” idealiyle ve de büyük bir özveriyle çalışıyorlar… Üretimin bacaları tütüyor, dumanını bulutlara gönderircesine… Küçük esnaf her türlü güçlüğe karşın dükkanında, fırıncılar, balıkçılar “gün doğmadan neler doğar” misali ekmeğimizi, gıdamızı taştan çıkarıyor… Ve… Her şeyden öte bir vatan savaşındayız!.. Mehmetçik, yalnız sınırlarımızı değil, aşımızın namusunu, toprağımızın bereketini, korumak için savaşıyor…

YATIRIM-İSTİHDAM-ÜRETİM

Bir diğer açıdan, dünya finansal sisteminin saldırıları karşısında, daha az kırılgan bir ekonominin inşası gerekiyor. Gerçekten, yatırım-istihdam-üretim ve (gerçekçi bir) dış satım denklemi en yetkili çevreler tarafından telaffuz edilir oldu; oluyor…

Kimi iktisadi sistemler için “tarihin sonu” beliriyor…

Yeni (neo)-liberal sistemde, Türkiye ve dünya için herhangi bir çıkış olmadığı, sanayisi ve tarımıyla, aydınları, bürokratları ve siyasetçileriyle; giderek daha iyi anlaşılıyor…

Şimdi iş başa düştü; bir büyük çatıyı akılla, bilimle, tecrübeyle çatmak; planlama anlayışıyla, kalkınmayı belli bir takvime bağlamak… O arada fedakarlıklara katlanan kesimler için, daha ferahlatıcı düzenlemeleri gün yitirmeden hayata aktarmak…

TEBESSÜM EDEBİLMEK UMUDU OKUYABİLMEK

Öyle olursa, hepimiz için, “Mona Lisa” tablosunda tebessüm eden yüz ifadesini gözlemlemek ve “bardağın yarısı dolu”, “haydi el birliğiyle boş olanı da tamamlayalım”, bunun için, bankası, finansmanı, fabrikası, akademisi, sanayi bölgesi, ihracatçısı, üreticisiyle “dayanışma içinde olalım” demek, daha muhtemel olacak…

Bir kez toplumla devlet, üretenle / tüketen; ekonomi hedeflerinde -işte bu denli- kucaklaşırsa, Türkiye’nin kalkınmasını, gelişmesini istikrara kavuşturması da,

bir o kadar mümkün hale gelecektir.

Ondan sonra “bize her yer Trabzon” deyişinde olduğu gibi, “bize her tablo tebessüm” olarak yansıyacak, arı-duru tertemiz suyumuzla “dolu” her bardak güzel geleceğimize şerefe diyerek kalkacaktır.

Yazıma son verirken, çok değerli analizler ve yorumların yer aldığı ekopolitika sitesine yayın yolculuğunda verimli başarılar ve siz değerli okurlara daim esenlikler diliyorum…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir